ŞİDDETİN MORU, YEŞİLİ, SARISI

Ayşe Turan1

ÖZET

Şiddet, insanlık tarihi boyunca ve bütün coğrafyalarda kendini hep göstermiştir. Bazen yüze inen bir tokat, bazen yüksek şiddetli bir ses, bazen kırılan bir cam, bazen şeffaf bir göz damlası, bazen kan, bazen mor, bazen dudağının içini ısırmaktır. Şiddet vardır ve var olmaya devam edecektir. Mordan yeşile sonra sarıya döndükten sonra o yerin bir daha morarmaması, ruhun temizlenmesi uğruna bir mücadele başlamıştır. Bir kişiye bile olsa ağız dolusu gülmeyi öğretebilmek için başlatılan bu mücadele bilgiyle başlamaktadır. Ancak karşı olunan olgunun bütün yönleri bilinerek labirentin çıkış kapısı bulunabilir. Bu çalışma kapsamında düşmanın renkleri tanımlanacak ve şiddete uğrayanın elinden tutma yöntemleri gösterilecektir.

GİRİŞ

1.ŞİDDET KAVRAMI

Şiddet kavramı Arapça kökenlidir. Fizik anlamından sıyrılarak mecaz anlamına bakarsak şiddet, “kaba güç, duygu ve davranışlarda aşırılık” demektir2.

Şiddet, hayatımızın her alanında var olan ve ne yazık ki herkesin hayatı boyunca maruz kaldığı bir olgudur. Bu yüzden herkesin şiddetle ilgili söyleyebileceği, onu analiz edebileceği bir penceresi vardır. Şiddet, pek çok görüşle, pek çok bilim dalıyla tartışılmıştır. Bunun sonucunda pek çok sınıflandırmalar da karşımıza çıkmaktadır.

Şiddeti, şiddet eyleminde bulunanların özelliklerine göre 3 kategoriye ayırabiliriz: Kendine yönelik şiddet, kişiler arası şiddet, kolektif şiddet3.

1.1.Kendine Yönelik Şiddet:

CDC (Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri)ye göre kendine yönelik şiddet, bir kişinin kasıtlı olarak ölüm de dahil olmak üzere kendine zarar verebilecek her türlü eylemdir. Kendini ısırmayı,intihar etmeyi örnek olarak gösterebiliriz.

Kendine yönelik yapılan yaralanmalar, 15-44 yaşları arasında ölümlerin dördüncü nedeni ve sakatlıkların altıncı önemli nedenidir4.

İntihar, pek çok kişinin aklından geçirdiği ancak buna cesareti olanların yapabildiği bir şiddettir. Bu cesareti sulayan pek çok olay sıralayabiliriz: Depresyon, alkol\uyuşturucu kullanımı, travmatik olaylar, geçim sıkıntısı vs5. Gözlemlediğimiz, maruz kaldığımız her olay bilinç dışında yer alır. Hemen etkisini göstermeyebilir. Bu, pekala atlattığımız anlamına gelmemektedir. Çocukken anlaşılmayan bütün parçalar bilinçlendikçe, büyüdükçe birleştirilir. Özellikle ergenlik döneminde. Karşılaşılan durumun her ne kadar etkilemediği zannedilirse de, olayın olduğu vakit tepkiler çok cılız olsa da farkına varmak denilen bazen korkunç olan olgu geç kalınmış bir tepkinin boğazlardan yükselmesine sebep olabilir. Birikim güzel şey ancak her zaman iyi şeyleri sepetimize, belleğimize atmayız. Herkes için aynı senaryo olmasa da bazıları için, bazılarımız için hikaye kötü sonla biter.

1.2.Kişiler Arası Şiddet:

Kişiler arası şiddet içerisinde ikiye ayrılır6: Aile\partner şiddeti ve toplum şiddeti. İlk grupta çocuk istismarı, aile içi şiddet; ikinci grupta akran zorbalığı, toplum baskısı, hapishaneler ve bakım evleri gibi kurumlardaki şiddet vs. bulunmaktadır.

1.3.Kolektif Şiddet:

Politik, ekonomik veya sosyal bir amaca ulaşmak için belli bir gruba, kimliğe ait olduğunu iddia edenler tarafından uygulanan şiddet. Örnek olarak devlet içinde veya arasında meydana gelen savaşlar, soykırım, işkence, terör, siyasi çatışmalar verilebilir7.

2.ŞİDDET TÜRLERİ

Geniş bir tanımlama ve kategoriden sıyrılarak şiddetin türlerini ele alalım. Şiddet; ekonomik, psikolojik, fiziksel, siber ve cinsel olabilmektedir.

2.1.Fiziksel Şiddet:

Kas gücünün korkutma aracı olarak kullanılmasıdır. Tokat\tekme atmak, tükürmek, saç çekmek şeklinde olabilmektedir8. Aletli (kemer, sopa, sigara vs.) saldırılar vücutta çeşitli lezyonlara yol açabilmektedir. Vücut üzerindeki etkileri sıyrık, ekimoz, kırıklar, yanıklardır.

Fiziksel şiddet, bireyin hükümdarlığını gösterme biçimidir. Her ne kadar şiddetin doğamızda olduğunu söylesek de altında yatan, hakimiyet alanı kurmak için bastırılamayan eril ego meşrulaştırılamaz. Özellikle şiddet aile içinde sıkça gözlemlenmektedir.

Dünya genelinde kadınların yaklaşık üçte birinde (% 35) yaşamları boyunca fiziksel ve/veya cinsel eş şiddeti veya eş dışı cinsel şiddet yaşadığı gözlenmektedir9. Kadınların ev içi şiddet görmesinin altında yatan nedenlere göç, yoksulluk, alkol ve diğer zararlı maddelerin kullanımı, stres, aile içindeki huzursuzluklar örnek verilebilir10. Ek olarak kadınların düşük eğitimli olması, evlenmeden önce de istismar edilen bir anneye şahit olması, erkeklerin ayrıcalığını öğrenerek büyüme örnek verilebilir11. Ne yazık ki “aile içinde olan olaylar aile içinde kalmalıdır.” mantığıyla aile içindeki şiddetin üstü kapatılmaya çalışılmaktadır. Genelde ev içindeki şiddet anlatılmaz ve çözüm aranmaz. Halbuki şiddet bir suçtur. Aile içinde olması onun yükümlülüğünü ve etkilerini hafifletmez.

Eşleri tarafından fiziksel şiddete uğramış kadınların bazı sağlık sorunlarının olma olasılığı daha fazladır. Yayınlanan rapora göre, bebeğin prematüre olarak doğma olasılığı 16 kat; kürtaj geçirme olasılıkları 2 katından daha fazla, bazı bölgelerde HIV kapma olasılığı partner şiddeti yaşamamış olan kadınlardan 1,5 kat; depresyon ve anksiyete yaşama olasılıkları 2,6 kat daha yüksektir12.

2.2.Cinsel Şiddet:

Cinsel şiddet, sadece cinsel tatmin amacıyla olmayıp herhangi bir amaçla kurbanla fail arasındaki ilişki ne olursa olsun ve nerede olursa olsun dolaylı veya direkt olarak yapılan ve zorlamayla gerçekleştirilen cinsel eylemlerdir13.

Cinsel şiddet kadın, erkek, çocuk, yaşlı fark etmeksizin herkesin maruz kaldığı bir şiddettir. Ana mağdur kadın olarak belirlense de erkeklere yönelik cinsel şiddet de önemli bir sorundur. Cinsel baskı evde, iş yerinde, cezaevlerinde, polis nezaretinde vs. karşılaşılan bir durumdur. Cezaevi yetkilileri, polis ve askerlerin cinsel şiddeti dünyanın pek çok yerinde gerçekleştirdiklerini bildirmektedir. Erkeğe yönelik cinsel şiddet bir “eğlence” aracı olarak komutanlara veya yetkililere cinsel ilişkiye zorlama şeklinde gerçekleşmektedir. Bazı bölgelerde sosyal hayatta bir erkeğin başka bir erkekle cinsel ilişkiye girmesi sosyal normlara aykırılık olarak görülmekte ve cinsel saldırıyla bu kişiler “cezalandırılmaktadır”14.

Bir değişiklikle cinsel organların birleşmesi tanımı kaldırılmakta ve vücudun tüm deliklerine sokulan penis başta olmak üzere vücut organı veya herhangi bir cisim penetrasyon tanımı kapsamındadır. Sadece zor kullanmayla değil tehditle de kişilerin cinsel saldırıya olan direnci kırılabilmektedir15.

Kişinin ilerideki yaşamında cinsel hayatı sağlıksız olabilmekte ve psikolojisinin aldığı ağır hasarla bunu atlatması zor olabilmektedir. Yaşanılan bölge yapısına bağlı olarak kendini suçlama ve intihar olayları sıkça meydana gelmektedir. Bunun yanı sıra AIDS hastalığına yakalanmaları da gözlemlenmektedir. Tutucu bir davranış biçimi olarak “namus” diye adlandırılan zara bağlı olan olgu bozulduğu için namus cinayetleri veyahut “başka birisi evlenmeye razı olmaz, murdar oldu” gerekçesiyle tecavüzcüsüyle evlendirilme gibi sonuçlar doğabilmektedir.

Cinsel saldırı sadece evlilik dışı gerçekleşmemektedir. Rıza olmayan her cinsel ilişki cinsel saldırıdır. Erkekler evli oldukları eşlerini cinsel ilişkiye zorlarken bunun saldırı olmadığını düşünürler ve kadının görevi olduğu inancıyla hareket ederler. Konunun başında belirtildiği üzere sadece cinsel tatmin amaçlı yapılmaz altta yatan amaç korkutma, üzerinde egemenlik kurma düşüncesi olabilmektedir.

Cinsel şiddet biçimi olan cinsel saldırı tek başına varlık göstermemektedir. Cinsel taciz de bu eylemlerden bir tanesidir. Taciz sözlük anlamı olarak “tedirgin etmek, rahatsız etmek” demektir. Görsel, sözel veya dokunsal olabilmektedir. Laf atma, el kol hareketleriyle rahatsız etme, cinsel içerikli fotoğraf\video yollama şeklinde olabilmektedir. İspatı zordur16.

2.3.Psikolojik Şiddet:

Psikolojik şiddet, bağırmak, küfür etmek, aşağılamak, kıyas yapmak, baskı uygulamak, eve kapatmak, küçük düşürmek gibi eylemlerdir17. Özellikle aile içinde kurnazca yapılan bir istismardır ve “aile” kavramı maskesiyle egemen kurma isteği yerine getirilir. Bu durum her zaman açıkça gözlemlenmez. Kişi psikolojik şiddete uğradığının farkına varmadan etkisi altına girip bunu içselleştirir. “Benimsin” gibi iyelikler kullanılarak yapılan konuşmalar, kıskançlık yapılarak kişinin giyimine, gideceği yerlere, görüşeceği kişilere sınırlamalar getirilmesi, severken bile hakaret içeren kelimelerin kullanılması, nasıl para harcandığının kontrol edilmesi gibi durumlar18 aile içi psikolojik şiddete örnek verilebilir. Ayrıca psikolojik şiddete; reddetme, tek başına bırakma, yıldırma, suça yöneltme, kendi çıkarına kullanma, vaktinden önce yetişkin rolü verme eklenebilir19.

2.4.Ekonomik Şiddet:

Kişinin ekonomik kaynaklarını kontrol altına alıp bunu tehdit olarak kullanmasıdır. Kaynakları kısıtlı kullandırmak, ekonomik olarak bağımlı hale getirerek istismarı güçlendirmek amaçlanmaktadır. Özellikle aile içi şiddette ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar, çocukları bakabilecek durumda olmadıkları için katlanmak zorunda kalıyorlar. Genellikle erkekler arasında görülen bir tutumdur. Toplumun erkeklere yüklediği normlara bağlı olarak erkekler koruyucu, aileyi geçindiren birey olarak anlaşılmaktadır. Buna bağlı egolarının bir getirisi olarak partnerlerinin kendilerinden daha fazla kazanmalarını istemiyorlar. Süregelen bir güçlü olma zorunluluğu ve erkeklik gururunun sonucu olarak eşlerinin evlendikten sonra işyerinden ayrılmalarını talep ediyorlar veya ev hanımı olanlara kontrol edebileceği “harçlık” usulüyle bir kısıtlı alan tanıyorlar.

2.5.Siber Şiddet:

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Özellikle savunmasız ve bilgisiz çocuklar ve ergenlik çağındaki kişiler üzerinde uygulanmaktadır. Teknolojinin açıklarıyla ulaşılan kişisel bilgilerin kullanılarak tehdit edilmesi, sosyal medya gibi mecralardan aşağılama, hakaret gibi davranışlar örnek olarak verilebilir.

Günümüzde “linçleme” kültürüyle her şeyi seviyesizce eleştirme ve saygısız bir üslubun yaygınlaşması gözlemlenmektedir. Klavyenin başına geçen herkes bu şiddetin faili olabilmektedir.

Çeşitli telefon uygulamalarıyla da siber zorbalık yapılabilmektedir. Yakın bir örnek olarak “Potinss” uygulaması karşımıza çıkar20. Yüzlerce lisenin bulunduğu uygulamada anonim olarak kişisel veriler paylaşılıyor, yorum yapılıyor. Özellikle ergenlik döneminde olan liselilerin bir tehlike içinde olduğunu söylemek mümkün. Siber zorbalığa karşı koyamayan kişilerde özgüven eksikliği, içe kapanma, sinirlilik hali, depresyon gözlenebilir.

3.ŞİDDET MAĞDURU KİMDİR?

1.Şiddet içeren tutum ve davranışlara maruz kalan,

2.Şiddet içeren tutum ve davranışlara maruz kalma tehlikesinde bulunan,

3.Şiddetten etkilenen,

4.Şiddetten etkilenme tehlikesi bulunan,

kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarıdır21.

  • Tek Taraflı Israrlı Takip: “Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranıştır22.”

Şiddeti yaşayan grupları açıklayacak olursak karşımıza kalabalık bir sıralama çıkmaktadır. Bu listeyi gelmiş geçmiş insanların sayısı kadar uzatabiliriz.Başlıca gruplar: Kadına yönelik, çocuğa yönelik, yaşlıya yönelik, akranlar arası, engelliye yönelik şiddet; flört şiddeti, LGBTİ+ şiddeti, mülteci şiddeti, kişinin kendine yönelik şiddetidir23.

3.1.Kadına Yönelik Şiddet:

Kadına yönelik şiddet, “Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranıştır24.”

Kadına yönelik şiddet; aile içi şiddet, kadın ticareti, taciz, tecavüz, ensest, namus bahanesiyle işlenen cinayetler, bekaret kontrolü, zorla evlendirme, erken evlilik, kumalık, berdel, kadın sünneti, çeyiz cinayetleri, savaşta tecavüz, kız bebeklerin öldürülmesi gibi şekillerde tüm dünyada yaygın biçimde yaşanmaktadır25.

Kadına yönelik şiddette daha çok yakın ilişki içinde bulunulan kişilere rastlamaktayız. Dışarıda karşılaşılan şiddet barizdir ve tepki vermek daha kolaydır. İlişkilerde olan şiddete bakıldığında kadın şiddete uğradığının farkına varma konusunda daha başarısızdır. Şiddet döngüsü tipiktir: güzel başlayan bir ilişki, ilgili bir partner sonrasında “elde etme” işlemi tamamlanınca kişiliğin açığa çıkması. Böylece gösterilmeyen yönler kadına gösterilir. Aşamalı olarak, ‘hafif’ şiddetle, örneğin tokat veya dizi-filmlerde romantikleştirilen “kadına kıyamadığı için yanındaki duvara yumruk atıyor.” şeklinde şiddet uygulanmaya başlar. Partnerin pişman oluşu ve çeşitli sözlerle ikna ederek gönül alma ve kadının sineye çekmesi bu aşamayı izler. Bundan yüz bulan partner kendini kontrol etmeyi önemsemez ve sadece fiziksel değil, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddetle kadını kontrol altına almaya çalışır. Hastalıklı bir sevgiyle ilişki sürdürülmeye çalışılır.

Kadın pek çok sebeple bu sağlıksız ilişki içinde sıkışıp kalabilir: partneri sevmek ve düzeleceğine olan inanç, ayrılmaktan korkmak, partnere finansal bağlılık, çocukların oluşu, yaşadığı sosyo kültürel ortamda boşanmanın hoş karşılanmaması, şiddetin nedeninin kendisi olduğuna inanma, özgüven eksikliği vs.

Şiddet sonrasında kadın çeşitli fiziksel, psikolojik rahatsızlıklar yaşamaktadır. Öz saygısını yitirmek, çevresinden soyutlanmak, değersiz hissetmek, panik atak, anksiyete, depresyon, uzun süreli strese bağlı obezlik ve bunun sonucunda tansiyon, şeker hastalığı vs., kalp problemleri, fiziksel şiddet sonucu vücutta meydana gelen hasarlar sayılabilir.

Aile içi şiddette alınan hasarlara ek olarak: boğulma hissi, hızlı nabız, cinsel ilişki sırasında ağrı, uyuşma ve karıncalanma hissi, idrar yolu enfeksiyonları, mide bulantısı, kronik yorgunluk, intihar düşünceleri, kötü göz teması eklenebilir26.

Şüphesiz mental ve fiziksel olarak bu kadar hasar almış bir bireyin çocuk yetiştirmesi endişe vericidir. Kaygı, depresyon, kabus görme, yatak ıslatma, saldırganlık, zorbalık, zararlı maddeleri kullanmaya başlama, asosyallik, ilgi kaybı gibi durumlar çocuklar ve ergenlerde dikkat edilmesi gereken belirtilerdir27.

3.2.Çocuğa Yönelik Şiddet:

Bir ilişki bağlamında çocuğun sağlığına, hayatta kalmasına, gelişimine veya haysiyetine direkt veya potansiyel zarar veren her türlü fiziksel ve/veya duygusal kötü muamele, cinsel istismar, ihmal ve ticari veya diğer sömürüyü içerir. Erkekler ve kızlar fiziksel, duygusal şiddet ve ihmal konusunda eşit risk altındadır. Kız çocuklar cinsel şiddete daha fazla maruz kalmaktadır. Çocuklar ergenliğe eriştikçe akran zorbalığına, aile içi şiddete daha fazla maruz kalmaktadır28.

Çocuğun gelişimini engellediği için çocuğa yönelik şiddet, çocuk istismarı olarak belirtilir29.

Şiddete uğrayan çocukta duygusal etkiler hemen ortaya çıkmayabilir. Çocuk, şiddete uğrayarak ve\veya şiddete tanıklık ederek çocuğun gelişimi olumsuz etkilenir. Özgüvensiz bir insan inşa edilir. Çocuklukta şahit olunan şeyler istemsizce ilerideki yaşantıya yön verir ve bazı şeyleri aşmak zorlayıcı olur. Örnek olarak, gece en ufak sese kızan bir babanın çocuğu, başka bir evde gece ses yapılınca istemsizce kavga çıkacağını bekleyebilir. Arabanın kapısını açamadığında küfürler işiten bir çocuk büyüdüğünde başkasının aracına binmeye çekinebilir ve yol boyunca kapının nasıl açıldığını düşünebilir. Küçükken telefonla gelen bir haberle ailede kaos olmuşsa yetişkin olduğunda evdeki her telefon konuşmasını tedirginlikle dinleyebilmektedir. Duygusal şiddete maruz kalmış ve özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yoğun yaşandığı bir ailede büyümüş çocuk hayata kızgın, sürekli kendini ispatlama halinde ve etrafındaki insanlara agresif olabilmektedir. Direkt çocuğa şiddet uygulanmasa da sanılanın aksine şiddete maruz kalmış bir çocuk etkilenebilmektedir.

Şiddete maruz kalan bir çocukta uyku bozuklukları, hiperaktivite, yüksek düzeyde kaygı, asabiyet, terk edilme korkusu, ebeveynlerin birbirini öldürme korkusu, konsantrasyon bozuklukları vs. görülebilmektedir30.

3.3.Yaşlıya Yönelik Şiddet:

Yaşlıların genellikle aile üyeleri tarafından fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik olarak istismar edilmesidir. Yaşlı istismarı evde, bakım evinde, kamuda meydana gelebilir.

İnsanlık tarihi kadar eski olsa da aile içinde olması ve yaşlı olmaları sebebiyle bu konu gizlenen özel bir konu olarak kalmıştır. İlk olarak yaşlıların suistimal edilmesi 20.yy’ın son çeyreğinde çocuk istismarı ve aile içi şiddete yönelik girişimlerin ortaya çıkmasıyla ele alınmıştır31.

Ekonomik gücünü elinden alma, sosyal güvencesini yok etme, genç insanlarla karşılaştırma, torunlarına bakmaya zorlama, duygusal ve cinsel ilişkilerinin sınırlandırılması, toplumdan soyutlandırılması, ihmal ile sağlık sorunlarının önemsenmemesi vs. şeklinde olabilmektedir32.

Çürükler, kendini içe kapatma, şiddet uygulayanla yalnız kalmayı reddetme, ani davranış değişiklikleri, sallanma, ısırma, emme gibi olağan dışı davranışlar (bunama belirtileri olarak düşünülür), vajinal veya anal kanama, kötü hijyen vs. yaşlı istismarının belirtileridir33.

3.4.LGBTİ+ Şiddeti:

Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseksüel kelimelerinden oluşmuştur. + ise kendini herhangi bir cinsiyet kimliğinde tanımlamayan veya LGBTİ tanımları dışındaki panseksüel, aseksüel vs. gruplarına giren kimseleri temsil etmektedir.

Toplumsal cinsiyet ‘norm’larına uymadıkları için homofobik olan insanlar tarafından ötekileştirilmiş ve cezalandırılmışlardır. Kendi gruplarından olmayan kimselere duyulan öfke onları cinayet işlemeye kadar sürüklemiştir. Doğuştan var olan cinsiyet kimlikleri kabul edilmeyip “hasta ve tedavi alması gereken biri” olarak görülmüşlerdir. Sapkınlıkla suçlanıp farkındalıkları için oluşturulan etkinlikler engellenmiş ve var oldukları göz ardı edilmiştir. Medyada da alaycı bir ifadeyle manşetler atılmıştır. Heteroseksüellik toplumdaki cinsiyet normu olduğu için herkes başta öyle kabul edilir. Hetero dışındaki insanlar çok istisnalaştırılmıştır. Nefret söylemleri, aşağılamalar insanların cinsiyet kimliklerini saklamaya itmiştir. Farklı kimliğe sahip olanlara cinsel saldırıda bulunup üzerlerinde hakimiyet kurarak cezalandırmışlardır. Çünkü yaratılışa aykırı davrandıkları düşünülmüştür. Ne yazık ki insanlar onun yaratılışının da böyle olabileceğini düşünememiş ve kabul etmeyerek yaratılış felsefelerine aykırı davranmışlardır.

İş imkanı bulamadıkları için farklı(?) cinsiyet kimliklerinden dolayı seks işçisi olmaya mecbur bırakılmaktadırlar. Normal bir işte çalışmalarına müsaade edilmemiştir ve sadece bu kimliğine bağlı olarak o kişiyi o yapan bütün etkenler silinmiştir. Çok uzun zamandır devam eden bir şiddettir ve insanlık var oldukça insanlar “farklı” olana zulmedecektir.

4.ŞİDDETE UĞRAYAN KARŞISINDA NE YAPILMALI?

Tipik bir kurban yoktur. Şiddet herkesin başına gelebilmektedir. Şiddete uğrayanın utanması gereken bir durum yoktur. Genellikle kişi utandığı için şiddeti saklamaktadır.

Aile içi şiddet bir kere olunca genellikle tekrar eder.Şiddete uğrayan kişi kriz planı yapmalıdır34. Bunun için öncelikle şiddet olayını paylaşmalıdır.

Bir kimse şiddete uğradığını anlattığında hiçbir belirti göstermese de ciddiye alınıp dinlenilmelidir. Onu güvende hissettirmek ve mağdurun şiddet tekrar meydana geldiğinde çıkış yolunun olduğunu bilmesini sağlamak önemlidir. Sahip olmadığı kaynaklara erişim kolaylaştırılmalıdır. Her eylemin başı bilgidir. Yapılabilecekler üçüncü kişi tarafından öğrenilmeli ve mağdura anlatılmalıdır. Mağdur korkabilir. Yargılayarak yaklaşılmamalı ve cesaret verilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki mağdur bir şey yapmak için zorlanmamalıdır. İlişkide şiddet gören birinin hazır olmadan ayrılmaya zorlanması, izleyen süreçte suistimalciye dönme sonucunu gerçekleştirebilir. Mağdur bir zorbalıkla, kontrol edilmeyle savaşmakta iken yardımcıların ona şefkat sunması ve kendi iradesiyle karar vermesini sağlaması gerekmektedir.

Mağdurun yaşadığı şeyleri anlatması beklenmeyebilir her zaman. Bir şüphe varsa üçüncü kişi mağduru izlemeye almalıdır. Özellikle yaşlılarda bunama söz konusu olduğunda şiddet daha fazla görülmektedir. İstismar belirtileri izlenmeli, daha sık ziyarete gidilmeli, bir bakım evinde ise görevlilerle iletişim halinde olunmalı, yetkisiz işlemler için kişinin izniyle kredi kartı ekstrelerine bakılmalıdır. Belirtiler istismara işaret ediyorsa kişi konuşabiliyorsa yaralar sorulmalı ve mümkünse belgelenmelidir. Ardından hemen polise haber verilmelidir35.

Şiddet içeren bir ailede çocuk yetiştiren ebeveynler çocuğun çok etkilenmediğini düşünebilmektedir. Şiddet çocuğa karşı olmasa da çocukta çeşitli psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sorun genelde göz önüne alınmaz ve çocuklar ihtiyaç duyduğu yardımı her zaman alamazlar36. Ebeveynler çocuklarla iletişim halinde olmalıdır. Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri önemlidir. Korkuları hakkında konuşulması ve çocukların bu durumda bir hataları olmadığının anlatılması gerekmektedir. Çocuklar ailede gördüklerini ileride kendi yaşamlarında da uygulayabilirler. Sağlıklı ilişkiler konusunda bilgilendirilmeli ve insan ilişkilerinde sınırlar öğretilmelidir. Ebeveyn yetersiz kalıyorsa ya da ciddiye alınmıyorsa çocuğun değer verdiği öğretmeni, doktoru devreye sokulmalıdır. Profesyonel yardım alması sağlanmalıdır37.

Kötü bir ilişkide olanlara ilk olarak “Neden ayrılmıyorsun?” diye sorulur. Pek çok sebep ve en önemlisi ölüm korkusu bunu engellemektedir. Polisi araması engellenmiş olabilir, mağdur izole edilebilir, çocuk varsa kaçırmakla tehdit edilebilir, evcil hayvanına zarar verilebilir, adalet sistemine güvenmeyebilir, delillerin olmaması onu tedirgin edebilir. Üçüncü bir göz olarak “Sadece ayrıl.” cümlesi kolayca söylenmemelidir. Amaç yargılamadan dinleyebilmektir. Francesca38 kendi hikayesini anlattığında son olarak şöyle haykırıyor: “Aile içi şiddet bir aile meselesi DEĞİLDİR. Herkesin işidir. Doğrudan istismar edilmemiş olsak bile hepimizi etkiler. Kadınlar istismarcılarına karşı konuşabilmelidir. İstismar edenleri adalete teslim edebilmeliler. Halk, dövülmenin ne demek olduğu ve kaçmanın neden bu kadar zor olduğu konusunda eğitilmelidir. Daha sert cezalar ve daha iyi önleme ile birçok kadın daha erken ayrılabilirdi. Lütfen bana ve tüm kadınların temel hak için savaşmasına yardım edin.”

İstismarcıdan hemen ayrılma imkanı olmasa bile güvenlik planı oluşturulmalıdır. Bu güvenlik planında gidilecek güvenli bir arkadaş ve güvenli bir bölge seçilmelidir. Alternatif bir cep telefonu bulundurulmalıdır. Güvenilebilecek kişilerin numaraları ezberlenmelidir. Önemli kimlik belgeleri vs. bir arada tutulmalı ve istismarcının bulamayacağı bir yerde saklanmalıdır. Gerekli ilaçlar alınmalıdır39.

4.1.Şiddet Mağdurları Nasıl Korunur?

“Kişinin, şiddete uğraması veya şiddete uğrama tehlikesi altında bulunması halinde herkes durumu yazılı, sözlü veya başka bir suretle ilgili makam ve merciler ihbar edebilir. Şiddet veya şiddete uğrama tehlikesinden haberdar olan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ise durumu derhal, şikayet mercilerine bildirmek zorundadır.”40

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddeti derhal önlemeye ve gerekli desteği sağlamaya yöneliktir.

Şiddete maruz kalındığında ya da risk altındayken başvurulabilecek kurum ve kuruluşlar:

  • Şikayet ve İhbar için:

  • Valilik-Kaymakamlık

  • Jandarma Karakolu, Polis Merkezi

  • Adli Makamlar (Cumhuriyet Başsavcılığı ve Aile Mahkemeleri)

  • Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri

  • Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)

  • Sağlık Kuruluşları

  • Danışma, Destek, Sığınmaevi/Konukevi ve Maddi Yardım için:

  • Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü (Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık)

  • Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri

  • Sosyal Hizmet Merkezleri

  • ALO 183 Sosyal Destek Hattı (7\24 Ücretsiz hizmet verir.)

  • Sivil Toplum Örgütleri Sığınmaevi/Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık, Ayni-Maddi Yardım

  • Barolar ve Baroya Bağlı Kadın Hakları Merkezleri: Avukatlık ücreti ödeyemeyecek durumda olanlar kimlik, ikametgah ve muhtardan alınacak fakirlik belgesiyle ücretsiz avukatlık hizmeti için başvuruda bulunabilirler41.

  • Belediyeler (Sığınmaevi/Konukevi Hizmeti, Destek ve Danışmanlık, Ayni-Maddi Yardım)

  • Valilik, Kaymakamlık

  • ALO 144 Sosyal Yardım Hattı42

Mülki amir tarafından kendisine gerekiyorsa beraberindeki çocuklara; uygun bir barınma yeri sağlanır, geçici maddi yardım yapılır, rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilir, hayati tehlikenin bulunması halinde talep halinde veya re’sen geçici koruma altına alınır.

Hakim tarafından; işyerinin değiştirilmesi, müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, talep üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması, hayati tehlikenin bulunması durumunda tedbirlerin yeterli olmaması halinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayanarak kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesine karar verilebilir.

ŞÖNİM’in korunan kişiye hakları, destek alabileceği kurumlar gibi konularda rehberlik etme, tedbir kararlarının etkisini inceleme, psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapma; şiddet uygulayana eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına, meslek edindirme kurslarına katılmasına ilişkin faaliyetleri vardır43.

SONUÇ

Tüm bunlar sonucunda, şiddet pek çok sınıflandırmaya tabi olabilir. Şiddete uğrayanın utanacağı bir durum yoktur ve olayların dış dünyaya anlatılması gerekmektedir. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kapılmış bir dünyanın en çok mağdur olanı kadınlardır. Bunun için de hem ülkemizde hem dünyada dayanışma hatları oluşturulmakta ve maddi manevi açıdan destekler sunulmaktadır.

Gerek mağdur biri danışmaya geldiğinde gerek mağdur olunduğunda hayata umutla bakabilmek önemlidir bunun için de çabalamak lazım.Çıkış yolu için ayağa kalkmak gerekir.”Kayra bir gün bana, mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun demişti.”44

KAYNAKÇA:

1 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi

2 Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük.

3 “World Report on Violence and Health”, http://whqlibdoc.who.int/publications/2002/9241545615_eng.pdf ,20.04.2020,s.6.

5 “Self- Directed Violence and Other Forms of Self- İnjury”, https://www.cdc.gov/ncbddd/disabilityandsafety/self-injury.html ,..20.04.2020.

6 “World Report on Violence and Health”, http://whqlibdoc.who.int/publications/2002/9241545615_eng.pdf, 20.04.2020,s.6.

7 “World Report on Violence and Health”, 22.04.2020,s.215.

8 Kasım TATLILIOĞLU, İsmail KÜÇÜKKÖSE, “TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDET: NEDENLERİ, KORUMA, ÖNLEME VE MÜDAHALE HİZMETLERİ”, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Nisan 2015,Yıl 7, Sayı 13, s.197.

10 Ebru CEYLAN, “Türk Hukukunda Aile İçi Şiddet ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Yeni Düzenlemeler”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kasım-Aralık 2013,Yıl 26, Sayı 109,s.14.

11 “Violence Against Women”,18.04.2020.

12 “Global and Regional Estimates of Violence Against Women: Prevalence and Health Effects of Intimate Partner Violence and Non-Partner Sexual Violence”, https://www.who.int/reproductivehealth/publications/violence/9789241564625/en/,19.04.2020,s.2.

13 “World Report on Violence and Health”, s.149.

14 World Report on Violence and Health, 2002, s.154

15 Oğuz POLAT,” Şiddet”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 22, Sayı 1, s.26.

16 POLAT,2016,s.28.

17 Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2016-2020”, Ankara,2016.

19 POLAT, 2016, s 32.

20 Alev ASLAN, Betül ÖNAY DOĞAN, “Çevrimiçi Şiddet: Bir Siber Zorbalık Alanı Olarak “Potinss” Örneği”, Marmara İletişim Dergisi, 2017, sayı 27, s.97.

21 “Şiddete Kimler Maruz Kalır?”, http://www.evicisiddet.adalet.gov.tr/SIDDETE_KIMLER_MARUZ_KALIR.html, 20.04.2020.

22 6284 Sayılı Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği, m.3\ş.

23 POLAT, 2016, s.16.

248 Mart 2012 tarih ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, m.2\ç.

25 Aslı ÇAKIR PARMAKSIZOĞLU, “Aile İçi Şiddet Mağduru Olup Boşanma Sürecinde Bulunan Kadınlarda Travma Sonrası Stres Belirtileri ve İlişkili Özellikler”, Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2011, s.7.

29 POLAT,2016, s.19.

30 ÇAKIR PARMAKSIZOĞLU, 2011, s.14.

31 World Report on Violence and Health, 2002, s.123.

32 ÇAKIR PARMAKSIZOĞLU, 2011, s. 7.

36 “Domestic Violence and Children”, 17.04.2020.

38 “Francesca’s Story”, https://www.thehotline.org/2013/09/30/francescas-story-2/, 17.04.2020.

4018 Ocak 2013 tarih ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği, İhbar ve Şikayet, m.4.

41 “Şiddete Karşı Başvurulabilecek Yerler”, http://www.evicisiddet.adalet.gov.tr/SIDDETE_KARSI_BASVURULABILECEK_YERLER.html, 21.04.2020.

42 “Şiddete Maruz Kalındığında”, https://ailevecalisma.gov.tr/ksgm/siddete-maruz-kalindiginda/, 19.04.2020.

43 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, m.3,4,15.

44 Hakan Günday, Kinyas ve Kayra, Doğan Kitap, 2000.

Language »